8 Aralık 2016 Perşembe

4 Yaş Oyunları

Bu ay neler yaptık, nelerle eyleştik şöyle bir özetleyeceğim.

Müzikale Gittik: Devlet Opera ve Balesi'nin çocuklar için hazırladığı Kalp Korosu isimli oyuna gittik. 4 Yaş için oyunu anlama kısmı biraz zor olabilir, ama renkli, müzikli ve 1 perdelik güzel bir sahne etkinliği idi. Ve en güzeli oyuncuların hepsi çocuktu =)

Doktorculuk oyununa başka bir soluk: Bu oyunda en yaratıcı olayımız "hastalık kitabı" oldu =)


Hastalık kitabının içine de bildiğimiz hastalıkların resmini çizdik. Böylelikle doktorumuz =) bunlara bakıp, hastanın hastalığını söyleyebiliyor =)



Ponylerin Kurdele Dükkanı ve Alışveriş Oyunları (tabi ki tane hesabı=) Bu oyun için hazırda bulunan annemin diktiği kurdeleleri kullandık. Siz kağıttan da yapıp kesebilirsiniz (bir sürü iş çıkar ve kesme becerileri de gelişir) Ve yine minnacık bir kurdele kataloğu yaptık. Böyle ayrıntılar oyunlara enerji çocuklara da neşe katıyor =) Katoloğun içine de kurdelelerin resmini çizdik. Bir sürü çizim kesim. Bu arada bu sıralar evde en çok kullandığımız malzemeler: zımba ve makas (dikkatli olmak şartıyla)

Ev golfu (ya da ev hokeyi artık her neydiyse): Orta büyüklükte bir kutu alınır ve kale yapılır. Evdeki toplar spatulayla kaleye gönderilmeye çalışılır. Bu heyecanlı oyunu fotolayamadım =)

Trafik İşaretleri Çalışıyoruz: Asya okula giderken tabelaları ve trafik işaretlerini fark edip sormaya başladı. Biz de hemen bildiklerimizi kağıda çizip, kesip, kürdanlı parti süslerinin üstüne zımbaladık. yollar yaptık ve bu işaretlerin anlamını konuşup uymaya çalıştık.

Pelerinli Periler Kampta Oyunu: Bu tarz oyunlarımızdan bahsetmemin sebebi sizin de oyun arayıp bulamadığınızda esinlenebilmeniz. Zira ben de bir sürü anneden esinleniyorum. Biz Kampçılık oynarken olay buralara evrildi. Evin her yerine ip gerip çamaşır mı yıkamadık, olaylar geliştikçe gelişti =) Siz çocuğunuzun sevdiği şeyleri katarak bu hayali oyunları geliştirebilirsiniz.
Ayın notu: Biz bu ay bolca yabancı kavramını konuşuyoruz. Yabancı kimdir, bedenimize yabancı kimdir, iç çamaşırı kuralı nedir... İlgili yazımı da bloga ekledim merak edenler için. 10lu sayıları, harfleri de konuşuyoruz. Bol bol beyin fırtınalı sorular tartışıyoruz, ve sonrasında o da sormaya başlıyor, işte o kısım çok eğlenceli oluyor: Bulutlar olmasaydı ne olurdu, güneş gelmeseydi ne yapardık, 2 parmağımız olsaydı ne olurdu, gibi... Ayrıca çizgi filmlerden dolayı konusu olduğu için "ölüm" kavramını da konuştuk biraz. Ama bu konu hakkında ayrı bir yazı hazırlayacağım. Sağlıcakla...

7 Aralık 2016 Çarşamba

Çocukların Yabancılarla İletişimi ve Güvenlik Bilinci Üzerine..

Gündemde istismar yasaları varken ve ben halihazırda bu konuda bir seminer hazırlamışken bir yazı da hazırlayayım dedim. Çocuklarımız ile ilgili bir sürü konuyu etraflıca düşünmemiz gerekiyor, onların yabancılarla iletişimi ve güvenlik bilinci de etraflıca düşünmemiz ve çocuklarımızla çok küçük yaşlardan itibaren konuşmamız gereken bir konu! Ama hem sakince hem de çocuklarımızı korkutmadan bu tür konuşmalar yapmalıyız. Çocuklarımızı her şeyden koruyamayabilir, ama konuşup acil durumlar için plan yaparak önlem alabilir, tedbirli olabiliriz. Devamı için tıklayınız...

18 Kasım 2016 Cuma

Leylekler Bebek Getirir mi? Anne ben nasıl oldum?

Eveeet..Başlıktan da anlaşılacağı üzere konumuz cinsellik ve bebeğin oluşumu. Biz bu soruya nasıl geldik? Bu hafta "Leylekler" filmine gittik Asya'yla. Filmde fantastik olarak bebekleri leyleklerin getirdiği konu edilmiş. Tabi ki sohbet konumuz "aslında böyle olmadığına" geldi ve film sonrasında epeyce bu konudan konuştuk. Asya daha küçükken aşağıdaki kitabı almıştım.  Kitap 2 yaş sonrasında hitap ediyordu. Bize yetmişti. "Anneler ve babalar bazen yalnız kalırlar, işte o zamanlarda eğer bebek yapmak isterlerse birbirlerine sarılırlar ve bebek anne karnında büyümeye başlar" özetiyle idare etmiştik.
Aşağıdaki kitapta anne-babalar için rehber içeriği de mevcut. Piyasada başka kitaplar da var. İnceleyip seçebilirsiniz.


Kızım 4 yaşını bitirdiğine ve hazır leylekler filmini de yeni izlediğimize göre bence çok önce aldığım "cinsel bilgiler" kitabını okuma zamanı gelmişti!


Bu kitaplar bir seri 7-9 yaş ve 10-13 yaş için ayrı iki kitap daha var. Çocuklarla beraber okunabilecek harika kitaplar bence. Her yerde bulunmuyor ama internetten ulaşabilirsiniz. Ulaşamayacaklar için kısa bir özet yapalım bu konuları nasıl konuşabiliriz üzerinden:
(Bu bloğu okuyan anne-babaların cinsel konularda "ayıp" ve "günah"la yaklaşmadıklarını varsayıyorum).
Öncelikle diyebiliriz ki her çocuk farklı algıya farklı bilgilere sahiptir. 
*Eğer çocuğunuz henüz bu konularda soru sormuyorsa da net ve yaşa uygun bilgilendirmeler yapabilirsiniz. 
*Örneğin ilk başta hayvanların ve insanların üremeleri ile ilgili konuşabilirsiniz! Kimler yumurtlar, kimler doğum yaparlar. Bunlarla ilgili güzel kitaplar da var!
*4 yaşa kadar biz "anneyle baba birbirlerini severler, bazen de yalnız kalıp sarılmak isterler, böyle zamanlar da eğer isterlerse bebek yapabilirler dedik. Net ve uygun olduğunu düşünüyorum. 
*4 yaştan sonra cinsel organların doğru isimlerini söyleyerek konuyu biraz açabilirsiniz. Gelen sorulara göre bu konuyu daha çok veya daha az konuşabilirsiniz. 
*Sağlıklı cinsel gelişim için, çocukların anne babalarının ara sıra birbirlerine sarıldıklarını görmeleri önemlidir.
*Cinsel bilgiler kitabında doğumun nasıl olduğundan da bahsediyor. 4 yaş sonrası bu konuya da bir açıklık getirebilirsiniz. Bebeğin anne karnında nasıl beslendiğini dinlemek çok ilgi çekici olabiliyor onlar için. 
*Özel bölgelerimizin yerlerini göstererek ve isimlerini söyleyrek, mahremiyet konusunu konuşmanız da önemli! Banyo sırasında anne-babanın yıkamak için bu bölgelere dokunabileceğini, doktorların gerektiğinde dokunabileceğini, bunun dışında herkesin özel bölgelerimizin yabancısı olduğunu ve kimsenin dokunmaması gerektiğini, aynı şekilde başkalarına da kendisinin dokunmaması gerektiğini, ancak yetişkinlerin bebek yapmak için veya sevme amaçlı birbirlerine dokunabileceğini çocuğunuzu korkutmadan anlatabilirsiniz. (Mahremiyet eğitimiyle ilgili ayrı bir başlık açacağım).
*Bu konular açıldığında veya sorular toplum içinde geldiğinde de tepkilerinizi (ve etrafın tepkilerini, çünkü anneanne ve babaanneler konuyla çok eğlenebiliyorlar) kontrol etmeye gayret ediniz!

25 Ekim 2016 Salı

4 yaş geride kaldı...

Ekim kızımın doğum günü ayı.. 4 yaşını bitirdi artık duygularını ve kendini daha iyi kontrol edebildiği bir döneme girdiğini düşünmek istiyorum =) 4 yaş bazı açılardan sınır yaş, sendromsuz güzel günler diliyorum bize =) Bu ay neler yaptık kısaca anlatayım.

Kolaj Çalışması: Evdeki kalmış kumaş parçaları ve kurdelelerden gökkuşağı yaptık, altına da bir altın kazanı koyduk, mısır tanelerinden altın yaptık. Cadının teki gelip bu kimsenin bulamayağı altınları sihirler kaçıracakmış hikayesini birlikte uydurduk.



Yazı eşleme: Asya okumaya merak sardı. Biz bu merakını görmezden gelmeye çalışıyoruz. ama bu kadar meraklıysa en azından tanıdığı veya sevdiği nesnelerle eşleme oyunu yapalım dedim. Bu yaş çocuklarda okuma yazmaya zorlayamayız. Arkadaşınızın çocuğu ismini yazabiliyor sizinki yazamıyorsa lütfen zorlamayın. Ama merakı varsa biraz yardımcı olunabilir!


Kum boyama: Erken doğum günü hediyesi Asya'yı çok mutlu etti. Kum boyama çok keyifli bir etkinlik. Bu yaşa da çok uygun. 2 gün boyunca sırayla boyadık sıkılmamak için! Şiddetle tavsiye olunur =) 


Ayın notu: Küçük yaşlarda kurallar çocuklar için çok önemlidir. Hayatlarını tahmin edilebilir kıldığı için güven sağlar, uymaya direnç gösterseler de eninde sonunda hayatı kolaylaştırır. Ama Asya için kurallara uymak çok daha fazla önemli ve uyamadığında hemen suçluluk hissine kapılabiliyor. Bu yaşlarda gereksiz yere suçlu hissetmek çocukların özgüvenini olumsuz etkileyebileceğinden ağzımızdan çıkan her söz için kelimeleri dikkatle seçiyoruz. Sonuç: Kurallar çocuklar için çok önemli! Ama arada bir (yeri geldiğinde) taviz verilebilir veya uymama durumlarında, yanlışlıklarda, hatalarda (tehlike arz etmeyen durumlarda) aşırı tepkilerden kaçınılmalıdır. 
Bir de abartılı doğum günü kutlamalarına değinmek istiyorum. İlk yıllar hevesle doğum günlerini kutlamak istiyoruz teze ebeveynler olarak. Bu günler aynı zamanda eş-dostla bir araya geldiğimiz tatlış günler olabiliyor. Ama bu günleri şölene çevirirken dikkat etmeli! Hep söylediğim, ebeveyn olarak en asli görevlerimizden biri de çocuklarımızın bu dünyaya katılmış anlamlı varlıklar olduklarını hissetmelerini sağlamak. Ama dünyadaki "en anlamlı" ve en önemli varlık olduğunu düşünmek bireye zarar verir! Bu noktadan sonrası sizin onun için hayat boyu sağlayabileceklerinizi ve alışkanlıkların sonuçlarına katlanıp katlanamayacağınızı değerlendirmenize kalıyor ;) Bir de unutmayalım ki çocuklar için en güzel doğum günü en konseptli, en kalabalık, en pahalı olan değil en çok eğlendikleri gündür. Sağlıcakla!

10 Ekim 2016 Pazartesi

Jimnastiğe başladık? Geç mi kaldık yoksa erken mi? Hangi kurslar ne zaman?

Malumunuz, çağımızda ebeveynler çocuk doğar doğmaz kurslara kaydettiriyor. Benim gibi oyun vs.ye pek düşkün aşırı bilgiç anneler de her şeyin deneme dersine giderek denemekten bitap düşebiliyor =) Şaka bir yana kızım 4 yaşına geldi ama şimdiye kadar ciddi bir kurs düşünmedim. Arada, etrafta gönderenlerden dolayı biraz müteessir olsam da =), 2,5 yaş civarı 1 aylık jimnastik geçmişimiz dışında pek bir teşebbüsümüz de olmadı. Neden mi?

Çok yakın arkadaşım bale yapıyor (balerin dedirtmiyor kendine, profesyonel olarak yapmıyor çünkü ama o kalplerimizin balerini ;) Ankara'da epeyce ünlü bir dans merkezinin sahibi ve devlet opera ve balesinin eski ve ünlü bir baleti olan hocası, gerçekten baleye başlamak için 6 yaşı beklemek gerek olduğunu söylediğinden beri biz evde yapıyoruz =) Balet hocamız gerekçe olarak komutları doğru anlayamayacaklarını ve doğru kasları kullanamayabileceklerini gösteriyor. Yani 3 yaşta da bale kursuna gidebilir tabi gidilmez değil! Bir kültür edinebilir, tütü giyer gezer mutlu olur bebeler =) Ama benim anladığım, asıl 6 yaşından sonra işin nasıl yapılacağını öğrenebilir, anlayabilir. Çok sevdiği teyzesi bale ile ilgilendiği için biz şanslıydık, Asya baleye çok meraklı ama hep ev balesi ile idare ettik =)

Peki diğer kurslar? 5 yaşa kadar jimnastik ve yüzme öneriliyor çoğu yerde! Ben de çok preofesyonelce bilmesem de konuyu, bu görüşe katılıyorum. Ve bu yüzden bu yıl jimnastik-dans-bale karışımı bir kursa başladık. Haftada 1 gün 1 saat. Resim, piyano vs. gibi kurslar için de 5 yaşı bekleyin diyorlar. Ama çocuğunuz istekliyse tabi götürebilirsiniz, seveceği şeylere karar vermesi kolaylaşabilir ve kültür edinmiş olur. Lakin hem kendinizi hem çocuğunuzu bunaltmamak gerek, çocuğun motivasyonunu kırmamak gerek!

Bu konu üzerinde düşünürken, geçenlerde okuduğum bir yazıdan (bir araştırma hakkındaydı) çok etkilendim ve konuyla ilgisi olduğunu düşündüm. Çok fazla uyarana, oyuncağa, vs. ye maruz kalan çocuklar (maruz ifadesi çok yerinde bence) savaş bölgelerinde yaşayan çocuklarla benzer tepkiler verebiliyorlarmış. Yani kaygı temelli rahatsızlıklara yatkınlık vs. gibi. Biz bilmiş anneler, her şeyin en iyisini (!) araştırıp çocuğumuzla uygulamaya çalışırken bu veriyi aklımızın bir kenarında tutmalıyız diye düşünüyorum. Zira yaratıcılığın ve hayal gücünün de en çok can sıkıntısıyla ortaya çıktığı unutlmamalı =) Sağlıcakla..

4 yaşa 5 kala neler peşindeyiz? Sonbahar oyunları..

Kış gelmeden eve kapanmadan yine açık havaları değerlendirme çabalarımız sürüyor. Zira geçen gün okuduğum bir yazıda "özellikle büyükşehirlerde yaşayan çocukların gün içinde cezaevlerindeki mahkumlardan daha az dışarıda vakit geçirmesinden" bahsediyordu. Bu yazıyı okuduğumdan beri kızı sokağa çıkarmak için elimden geleni yapıyorum. Lakin bizimki biraz fazla evcimen. Ama arkadaşlarla "ormana gitmek" büyük eğlence. Bizim için yaşadığımız yerin yakınında orman yer alması büyük avantaj. Olmayan yerler için, parklar, minnacık bahçeler vs. hepsi olur.
Bizim evde bir süredir olağanüstü hal var. Ben görevim dolayısıyla haftada iki gün şehir dışındayım bir süredir. Bu konuyla ilgili ayrıca bir yazı yazacağım. Şimdi bakalım neler yaptık?

Ağaçları işaretlemece: Komşularımız ve biricik arkadaşlarımız Fikret ve annesi Derya bu hafta tebeşir getirmişlerdi sonbahar gezmesine. Biz de ağaçları işaretledik. Koşturduk, yorulduk. Koşmacada foto çekemedik tabisi =)

Ağaçların üzerinden yağmur damlalarını toplamaca: Yağmur bir gece önce öyle güzel yağmış ki minicik yapraklar hala damlaları tutuyordu. Tek tek damlaları topladık..

Delgeç, Cetvel vs. ile çalışmalar: Delgeçi bir etkinlikte kullanmak için almıştık ama 3-4 gün boyunca en büyük eğlencemiz oldu. Bir dergiden çıkan cetvelle de sürekli şekiller çiziyoruz. Üçgen ve kare çizmeye çalışıyoruz. Üçgenin kaç köşesi kaç kenarı muhabbetleri de cabası =)

Bir de bu ay tubitak yayınlarının bir kitabını aldım. Çok beğendim. Hemen paylaşayım istedim. Mevsim Mevsim Oyunlar kitabı. Adından da anlayacağınız üzere mevsimlere göre görsel anlatımlı oyunlar var. 0-3 yaşa çok hitap etmese de 4-5 yaştan itibaren oynanabilecek çok güzel oyun tavsiyeleri var. 0-3 yaş için de oyun düşünen annelerin hayal gücünü destekleyebilir. Benim gibi zaman zaman oyun bulmakta zorlanan veya aşırı premsesli evcilikçilikten sıkılan anneler için ise ilaç gibi =)

Bir de çocuk kitabı önerisinde bulunmadan geçemiyeceğim. Ne zamandır en beğendiğim kitaplardan biri oldu: Rüzgarın üzerindeki şehir. Yaş grubumuz büyüdükçe yeni yazarlar tanıyoruz. Behiç Ak'ın bu kitabına ben bayıldım. 



4 Ekim 2016 Salı

“Beni çok üzüyorsun!” diyerek yanlış mı yapıyoruz?

Çocuklarımızla kullandığımız dil çok önemli ve tahmin edemeyeceğimiz başka davranış örüntülerine kapı açabiliyor... “Beni çok üzüyorsun!” cümlesi bir çok annenin (ben dahil) çok kullandığı bir cümle olabiliyor. Stresli anlarda, çocuklar zırıl zırıl ağlarken, diyecek başka bir şey bulamadığımızda sığındığımız bir cümle. Zira, eğer bilinçli olduğunuzu düşünen bir anneyseniz, kriz anlarında kullandığımız kelimelerin ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuzdur. Şart koşmak (“Ağlamaya devam edersen zıpzıpa gitmeyiz!” gibi), davranışa değil kişiliğe atıfta bulunmak ve yapılan davranışı genelleştirmek (“Ne kadar mızmız bir çocuksun, her şeye ağlar oldun!”), rencide etmek ve suçlayıcı olmak (“Ağladığın için herkes bize bakıyor, yaptığından utanmalısın, her seferinde böyle yapıyorsun!”) ne kadar kaçmamız gereken cümleler ise “Böyle yaparsan çok üzülürüm, öyle yapmazsan çok üzülürüm”ler de o kadar dikkatli ve yerinde kullanmamız gereken cümleler. Peki, neden? Devamı için tıklayınız.

28 Eylül 2016 Çarşamba

46. ve 47. aylar bitti..Neler Yaptık..

Çokça seyahat, fazlaca kargaşa, bayram seyran derken geçmişten farklı bir kaç etkinliğimizle karşınızdayım. Biz son zamanlarda genelde pek çok ufak ayrıntı içeren evcilik oyunları oynuyoruz.

Aşırı ayrıntılı evcilikçilik =) Kartonlardan kestiğimiz minicik ayrıntılar, ufacık defterler, çantalar Asya'nın en sevdikleri. Minik hayvanlarımızla okulculuk oynamak, günlük hayat işleyişi, bizim gündemimizde olan bir konu üzerinden oyun kurmak yoluyla çeşitli evcilikler.. Bu oyunlara mümkün olduğunca marketçilik, okulculuk üzerinden matematik etkinlikleri, alfabe, müzik vs. katıştırarak yine aşırı eğitici olma çabamı sürdürüyorum =) Şaka bir yana bazen sıkıcı olan oyunlara renk kattığı da doğrudur



Git gide zorlaşan kesme etkinlikleri: 

Neşeli Bulut Etkinliği: Bunu internette öneri olarak görmüştüm. Asya bu aralar pek fazla uçakla seyahat ettği için bulutlu oyunlara merak sarmıştı. Örtülerden bulut yapıp içinde kaybolmalar, bir şeyler... O yüzden çok severek yaptık.


Restorancılık: Bu oyunu çok sık oynuyoruz. Ama yakın zamanda minik bir menü hazırladım. Yemekler, tatlılar ve içecekleri içeren MENÜmüzle oyunumuz daha keyifli hale geldi. Para hesabını da koyunca oyuna eğitici içeriğimiz de yer almış oluyor. Menümüzden çıktı almak isterseniz diye jpeg halini aşağıya ekliyorum. 







3 Ağustos 2016 Çarşamba

43.-44. ve 45. aylarda nerelerdeydik neler yaptık?

Merhaba Sevgili Okurlar,

Epeydir bloğumu boşlamış gibi olsam da hem doktora tezi yazan hem de eşi yurt dışından beri gelmeyen çalışan annenin dertleriyle yorup bahaneler bulmayacağım =( Neyse tekrar buradayız ve neler yaptık şöyle bir düşünelim. Kızım babası uzun seyahatlere gittiği zamanlarda epey huysuzlanıyor, genelde babaannesi hemen desteğimiz için koşup geliyor ama baba figürünün bir süreliğine denklemden çıkması tabi ki günlük hayatımızı pek etkiliyor. Bol bol internet görüşmeleri yaparak babayı özlemek ile ilgili duygu paylaşımları yaparak ve babanın dönüşünü hayal ederek durumla baş etmeye çalışıyoruz. Daha önceki anne-babanın seyahate gitmesiyle ilgili yazılarımda da belirttiğim gibi öğretmenini de mutlaka durumdan haberdar ediyoruz.
Peki bu zamanlarda en çok neler yaptık..
Asya çoook fazla resim yapıyor. Bunun için birlikte gittiğimiz yerlere sürekli minik bir resim defteri ve boya kalemleri götürüyoruz ki can sıkıntısı anlarında hemen kurtarıcı oluyor. Siz de kendi çocuğunuzun en sevdiği oyuncak-etkinlikle ilgili bir şeyleri yanınızda bulundurursanız sohbet aralarında "anneee, anneee..."lere kısa süreliğine olsun dur diyebilirsiniz =)
2. baş tacımız evcilikçilik (genelde prensesçilik içeren =) ve minik ayrıntılı oyuncaklar.. Bu yüzden etkinliklerimizi de ona göre seçmeye çalışıyorum. Şimdi son 2,5 ayda neler yaptık sizi boğmadan kısa bir özet geçeyim.

İncik-boncuk tasarlamacılık: Evdeki boncuklarla daha önceden de yaptığımız bir şeydi. Ama boncuk toptancı çarşısına düşünce ayağım. Çok renkli bir boncuk tasarım atölyesi oluşturduk =)

Ev yapımı pudingli, pasta yapımı: Pasta yapmak (en çok da meyveleri pastaya dizmek) kızımla ikimizinde favorisi. Ama çok zahmetli iş pek tabi :/ En kolayı, süt-şeker-nişasta-un-tereyağı-vanilya ile puding yapıp, bisküvilerle taçlandırıp meyvelerle süsleyiveriyoruz =)

Prenses Elbisesi Tasarlamak: Bu iş de rutinimiz haline geldi, hiç malzeme yoksa bile kağıdı boyayıp, kırpıp tekrar yapıştırıyoruz =)




Tuvalet Kağıdından Zıplayan Kurbağa: Buna benzer bir şeyi bir annede görmüştüm yine. tuvalet kağıdını boyadık, göz yapıştırdık. Şönilleri zikzak yapıp el ve ayak olarak zımbaladık. Bir de dil gibi duracak şekilde uzun bir yün parçasını zımbaladık. Ve zıplayan kurbağa hazırrr...

Minişlere minyatür pasta partisi: Hayatımız minik minyatür işlerle... Bü minik hayvancıklara keçeden daireler kesip boncuklarla süsledik, ve pasta partisi hazırrr...

Bilyeler/Misketler: Ben misket/bilye çok severim. Bizim yörede bilye denirdi ve sokaklarda hep oynardık. Yutma endişesinden yavaş yavaş kurtulduğumuz için bilye oynamaya başlayabileceğimizi düşündüm. Oyun mantığını tam anlayamasa da alıştırma yapıyoruz. Müthiş bir el-göz koordinasyon geliştirici!

Ayın notu: Kızımın kendi kendine oynayacak kadar büyüdüğünü görmek gerçekten çok güzel. Her çocuk aynı gelişimsel süreci takip etmez ama küçük çocuğu olan anneler sizin içinde böyle günler gelecek! Tabi ki bazen oyunu başlatmak gerekiyor, mutlaka 20 dakika birlikte oyun kuralını uygulamaya da devam ediyoruz. Ama kendi kendine oyun kurma ve devam ettirme desteklenerek geliştirilebilir. Oyunu siz başlatın, kuralları o koysun, 20 dakika birlikte oyun kuralını uygulayın, bence illaki ilerleme kaydedeceksiniz. Bir de yaz aylarındayız malum, tatil-deniz-kum-güneş pek güzel şeyler. Dikkat edilmesi gerekenler vs. daha önce değinmiştim. Biz sabah 11'e kadar ve öğldene sonra 5 ten sonra denize girme kuralına devam ediyoruz ve koruyucu kullanmıyoruz. Ama kızımız denize girmiyor =( Sabırla büyümesini ve denize girmeye alışmasını bekliyoruz =) Varsa bizim gibi olanlar, yalnız değilsiniz demeden geçmeyim dedim =) Sağlıcakla!

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Annelik Obsesif Yapar mı?

Geçen aylarda Ankara’da Alternatif Anne etkinliği olarak düzenlenen film gecesinde Hungry Hearts (Aç Kalpler) filmini izleyip üzerine tartışmıştık. Film, çocuğuna hamile kalmasıyla abartılı şekilde takıntılı hale gelen bir anne ve eşinin akıbetiyle ilgiliydi. Bunun üzerine aklıma düşen “Annelik Obsesif-Kompulsif Bozukluğu (OKB) tetikler mi?” sorusuna cevap ararken uzmanına sormayı düşündüm. Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi olan arkadaşım Klinik Psikolog Doç. Dr. Müjgan İnözü OKB tanısı ve tedavisiyle ilgilenen tanıdığım uzmanlardan. Aşağıda, kendisiyle konuyla ilgili gerçekleştirdiğimiz röportajı aktarıyorum.
  1. Sevgili Müjgan, annelik OKB’yi tetikler mi? Devamı için tıklayınız...

Anneanneler, babaanneler, dedeler iyi ki varsınız ama hiç YAPMAMANIZ gereken bazı şeyler var!

Bizler iç içe geçmiş bir kültürde yaşıyoruz. Roller, görevler, tanımlar iç içe geçebiliyor. Kimi zaman bundan rahatsızlık duymuyoruz çünkü hep kabul ettiğimiz hep var olduğunu düşündüğümüz şeyler. Son yıllarda artan şehirleşme, metropellerdeki yaşamın farklılaşması bu iç içe geçmişliği tepeden değiştirmeye çalışsa da; bilincimizin, zihnimizin derinliklerine işlemiş iç içelik bir süre daha yaşam şeklimiz olmaya devam edecek gibi gözüküyor. Devamı için tıklayınız...

41-42. aylardayız, Neler Yapıyoruz..


Son iki aydır anne çok yoğun olunca aylık yazılar geç kaldı. Ama hemen son iki aydır yaptığımız farklı etkinliklerimizi paylaşıyorum =)

Tuvalet kağıdı rulolarını kesip, şekil yapıp içine maşayla ceviz yerleştirmece =) : 
Çok fonsiyonlu bu etkinliğimizi yine takip ettiğim başka bir anneden öğrendik ve uyarladık.


Kolye Tasarlama: Ara tekrarlasak da ipe boncuk dizme işini gerçek bir kolyeyle sonlandırmamıştık. Çok güzel oldu.


Yazı çalışmaları: Okuma yazma öğretmek için aceleci değilim. Farklı etkinlik olsun ve çok ufak başlangıçlar olsun diye arada yaptığımız çalışmalar.
İsminin üzerinden kabukla geçerken

Ormanda çalı çırpıyla ismimizin baş harfi 
Orman Gezileri, bahar etkinlikleri-Karınca yuvalarına bayrak dikmece: Bu etkinlik arkadaşım Gülçin'e ait. Ormanda gezerken karınca yuvaları bulup kenarlarına kürdandan yapılmış küçük bayraklar diktik.

Orman gezileri-bahar etkinlikleri-tomurcuk veren ağaçlara kedi tırmandırmaca: Yine Gülçin'in önerisiyle kalabalık bir oyun grubuyla yaptığımız eğlenceli keşif etkinliği. Çocuklar tomurcuklu ağaçları tespit etti. Küçük kedi resimlerini bu ağaçlara yapıştırdık (sonra topladık=)


Nostaljik kartlar: Hediye gelen bu kartlar çocukluğumuzun oyunlarını içeriyor. Hem kalabalık gruplarla oynamak hem de anne-baba-çocuk saatleri için içlerinden seçip eski oyunları oynamak çok keyifli oluyor.

Çarşaf oyunu: Bir çarşafla neler yapılır neler... ama biz önce otobüs yaptık. İçine binip hayal ettiğimiz yere gidiyoruz. Sonra gitmek istediğimiz yer yine çarf oluyor. Sonra onu topluyoruz tekrar seriyoruz derken çok hayal gücünü genişleten çok içerikli bir oyuna dönüşüyor. 

AYIN NOTU: Son iki aydır sabahları (genellikle) kendi giyinip hazırlanan, dişlerini neredeyse kendi başına fırçalayan bir çocuğum var. Bu onun ne kadar da kabileyetli olduğunu değil ona ne kadar fırsat tanındığını gösterir. Amacım övünmek değil. Ama eğer 3-5 yıl sonra veya ergenlikte veya büyüdüğünde kendi kendine yetebilen ve özgüvenli çocuklar yetiştirmek istiyorsak, yapılan her davranışı övmek yerine, öz-bakımını sağlayabilmesi ve küçük işlerin ucundan tutabilmesi için fırsatlar tanımak en iyi yol! Sağlıcakla...


1 Mart 2016 Salı

40. Ayda neler yaptık..

Bu ay Asya yine prensesçilik oyunlarıyla çok haşır neşirdi. Ne oynayalım sorusunun cevabı: (genelde) Prensesçilik! Mümkün olduğunca değişik oyunlar da oynamaya çalışan annesi çoook yoruldu. Kıştan yararlanmaya çalıştık. Bir de oyuncu anne çok güzel bir oyun takvimi hazırlamış, sıkışınca takvimimizde ne varsa onu oynadık.


Kar Boyama:



















Ponpon-Kebapçılık: Çöp şişlere ponponları dizip kebaçılık. Hem el becerisi kazanımları hem de evcilikçilik, kebap dükkanı açıp para kavramını da işin içine katarsanız, tane hesabı öğrenmeye de katkı olur.


Şekillerin Üzerine Atlama: Kartonlardan şekiller kesip üzerlerine atlamaca oynadık.




Kitap hazırlama: Kartonları kesip, delgeçle deldik. Yünle bağlayıp küçük bir kitap hazırladık. Asya sevdiği karakter sofia ile ilgili bir kitap hazırlamak istediği için eski dergilerden sofia ve arkadaşlarının resimlerini kesip yapıştırdık. Günlerce bu kitaptan hikayeler uydurduk.


Maske Boyama, Kaşık Kukla için Kaşık Boyama: Akrilik boya tahta kaşığı, guvaj boya ile de kırtasiyeden alacağınız basit maskeyi boyayarak değişik boyama aktiviteleri yapabilirsiniz. 2 boya türü de elden ve kıyafetlerden kolaylıkla çıkıyor. Kaşık kuklamızın fotosunu çekemedim. Ama yünden saçlar ve kumaştan elbise yapıp yapıştırdık. 


Oyuncakçı dükkanı oyunu: Oyuncu anne takviminin önerisiyle oynadığımız oyun rutinimiz oldu. Kağıttan paralar yapıyoruz, oyuncak köşesinde birisi oyuncakçı oluyor. Diğer kişiler de (artık kim varsa) müşteri. Para alışverişleri tane hesabını öğrenmeye birebir.