25 Ekim 2016 Salı

4 yaş geride kaldı...

Ekim kızımın doğum günü ayı.. 4 yaşını bitirdi artık duygularını ve kendini daha iyi kontrol edebildiği bir döneme girdiğini düşünmek istiyorum =) 4 yaş bazı açılardan sınır yaş, sendromsuz güzel günler diliyorum bize =) Bu ay neler yaptık kısaca anlatayım.

Kolaj Çalışması: Evdeki kalmış kumaş parçaları ve kurdelelerden gökkuşağı yaptık, altına da bir altın kazanı koyduk, mısır tanelerinden altın yaptık. Cadının teki gelip bu kimsenin bulamayağı altınları sihirler kaçıracakmış hikayesini birlikte uydurduk.



Yazı eşleme: Asya okumaya merak sardı. Biz bu merakını görmezden gelmeye çalışıyoruz. ama bu kadar meraklıysa en azından tanıdığı veya sevdiği nesnelerle eşleme oyunu yapalım dedim. Bu yaş çocuklarda okuma yazmaya zorlayamayız. Arkadaşınızın çocuğu ismini yazabiliyor sizinki yazamıyorsa lütfen zorlamayın. Ama merakı varsa biraz yardımcı olunabilir!


Kum boyama: Erken doğum günü hediyesi Asya'yı çok mutlu etti. Kum boyama çok keyifli bir etkinlik. Bu yaşa da çok uygun. 2 gün boyunca sırayla boyadık sıkılmamak için! Şiddetle tavsiye olunur =) 


Ayın notu: Küçük yaşlarda kurallar çocuklar için çok önemlidir. Hayatlarını tahmin edilebilir kıldığı için güven sağlar, uymaya direnç gösterseler de eninde sonunda hayatı kolaylaştırır. Ama Asya için kurallara uymak çok daha fazla önemli ve uyamadığında hemen suçluluk hissine kapılabiliyor. Bu yaşlarda gereksiz yere suçlu hissetmek çocukların özgüvenini olumsuz etkileyebileceğinden ağzımızdan çıkan her söz için kelimeleri dikkatle seçiyoruz. Sonuç: Kurallar çocuklar için çok önemli! Ama arada bir (yeri geldiğinde) taviz verilebilir veya uymama durumlarında, yanlışlıklarda, hatalarda (tehlike arz etmeyen durumlarda) aşırı tepkilerden kaçınılmalıdır. 
Bir de abartılı doğum günü kutlamalarına değinmek istiyorum. İlk yıllar hevesle doğum günlerini kutlamak istiyoruz teze ebeveynler olarak. Bu günler aynı zamanda eş-dostla bir araya geldiğimiz tatlış günler olabiliyor. Ama bu günleri şölene çevirirken dikkat etmeli! Hep söylediğim, ebeveyn olarak en asli görevlerimizden biri de çocuklarımızın bu dünyaya katılmış anlamlı varlıklar olduklarını hissetmelerini sağlamak. Ama dünyadaki "en anlamlı" ve en önemli varlık olduğunu düşünmek bireye zarar verir! Bu noktadan sonrası sizin onun için hayat boyu sağlayabileceklerinizi ve alışkanlıkların sonuçlarına katlanıp katlanamayacağınızı değerlendirmenize kalıyor ;) Bir de unutmayalım ki çocuklar için en güzel doğum günü en konseptli, en kalabalık, en pahalı olan değil en çok eğlendikleri gündür. Sağlıcakla!

10 Ekim 2016 Pazartesi

Jimnastiğe başladık? Geç mi kaldık yoksa erken mi? Hangi kurslar ne zaman?

Malumunuz, çağımızda ebeveynler çocuk doğar doğmaz kurslara kaydettiriyor. Benim gibi oyun vs.ye pek düşkün aşırı bilgiç anneler de her şeyin deneme dersine giderek denemekten bitap düşebiliyor =) Şaka bir yana kızım 4 yaşına geldi ama şimdiye kadar ciddi bir kurs düşünmedim. Arada, etrafta gönderenlerden dolayı biraz müteessir olsam da =), 2,5 yaş civarı 1 aylık jimnastik geçmişimiz dışında pek bir teşebbüsümüz de olmadı. Neden mi?

Çok yakın arkadaşım bale yapıyor (balerin dedirtmiyor kendine, profesyonel olarak yapmıyor çünkü ama o kalplerimizin balerini ;) Ankara'da epeyce ünlü bir dans merkezinin sahibi ve devlet opera ve balesinin eski ve ünlü bir baleti olan hocası, gerçekten baleye başlamak için 6 yaşı beklemek gerek olduğunu söylediğinden beri biz evde yapıyoruz =) Balet hocamız gerekçe olarak komutları doğru anlayamayacaklarını ve doğru kasları kullanamayabileceklerini gösteriyor. Yani 3 yaşta da bale kursuna gidebilir tabi gidilmez değil! Bir kültür edinebilir, tütü giyer gezer mutlu olur bebeler =) Ama benim anladığım, asıl 6 yaşından sonra işin nasıl yapılacağını öğrenebilir, anlayabilir. Çok sevdiği teyzesi bale ile ilgilendiği için biz şanslıydık, Asya baleye çok meraklı ama hep ev balesi ile idare ettik =)

Peki diğer kurslar? 5 yaşa kadar jimnastik ve yüzme öneriliyor çoğu yerde! Ben de çok preofesyonelce bilmesem de konuyu, bu görüşe katılıyorum. Ve bu yüzden bu yıl jimnastik-dans-bale karışımı bir kursa başladık. Haftada 1 gün 1 saat. Resim, piyano vs. gibi kurslar için de 5 yaşı bekleyin diyorlar. Ama çocuğunuz istekliyse tabi götürebilirsiniz, seveceği şeylere karar vermesi kolaylaşabilir ve kültür edinmiş olur. Lakin hem kendinizi hem çocuğunuzu bunaltmamak gerek, çocuğun motivasyonunu kırmamak gerek!

Bu konu üzerinde düşünürken, geçenlerde okuduğum bir yazıdan (bir araştırma hakkındaydı) çok etkilendim ve konuyla ilgisi olduğunu düşündüm. Çok fazla uyarana, oyuncağa, vs. ye maruz kalan çocuklar (maruz ifadesi çok yerinde bence) savaş bölgelerinde yaşayan çocuklarla benzer tepkiler verebiliyorlarmış. Yani kaygı temelli rahatsızlıklara yatkınlık vs. gibi. Biz bilmiş anneler, her şeyin en iyisini (!) araştırıp çocuğumuzla uygulamaya çalışırken bu veriyi aklımızın bir kenarında tutmalıyız diye düşünüyorum. Zira yaratıcılığın ve hayal gücünün de en çok can sıkıntısıyla ortaya çıktığı unutlmamalı =) Sağlıcakla..

4 yaşa 5 kala neler peşindeyiz? Sonbahar oyunları..

Kış gelmeden eve kapanmadan yine açık havaları değerlendirme çabalarımız sürüyor. Zira geçen gün okuduğum bir yazıda "özellikle büyükşehirlerde yaşayan çocukların gün içinde cezaevlerindeki mahkumlardan daha az dışarıda vakit geçirmesinden" bahsediyordu. Bu yazıyı okuduğumdan beri kızı sokağa çıkarmak için elimden geleni yapıyorum. Lakin bizimki biraz fazla evcimen. Ama arkadaşlarla "ormana gitmek" büyük eğlence. Bizim için yaşadığımız yerin yakınında orman yer alması büyük avantaj. Olmayan yerler için, parklar, minnacık bahçeler vs. hepsi olur.
Bizim evde bir süredir olağanüstü hal var. Ben görevim dolayısıyla haftada iki gün şehir dışındayım bir süredir. Bu konuyla ilgili ayrıca bir yazı yazacağım. Şimdi bakalım neler yaptık?

Ağaçları işaretlemece: Komşularımız ve biricik arkadaşlarımız Fikret ve annesi Derya bu hafta tebeşir getirmişlerdi sonbahar gezmesine. Biz de ağaçları işaretledik. Koşturduk, yorulduk. Koşmacada foto çekemedik tabisi =)

Ağaçların üzerinden yağmur damlalarını toplamaca: Yağmur bir gece önce öyle güzel yağmış ki minicik yapraklar hala damlaları tutuyordu. Tek tek damlaları topladık..

Delgeç, Cetvel vs. ile çalışmalar: Delgeçi bir etkinlikte kullanmak için almıştık ama 3-4 gün boyunca en büyük eğlencemiz oldu. Bir dergiden çıkan cetvelle de sürekli şekiller çiziyoruz. Üçgen ve kare çizmeye çalışıyoruz. Üçgenin kaç köşesi kaç kenarı muhabbetleri de cabası =)

Bir de bu ay tubitak yayınlarının bir kitabını aldım. Çok beğendim. Hemen paylaşayım istedim. Mevsim Mevsim Oyunlar kitabı. Adından da anlayacağınız üzere mevsimlere göre görsel anlatımlı oyunlar var. 0-3 yaşa çok hitap etmese de 4-5 yaştan itibaren oynanabilecek çok güzel oyun tavsiyeleri var. 0-3 yaş için de oyun düşünen annelerin hayal gücünü destekleyebilir. Benim gibi zaman zaman oyun bulmakta zorlanan veya aşırı premsesli evcilikçilikten sıkılan anneler için ise ilaç gibi =)

Bir de çocuk kitabı önerisinde bulunmadan geçemiyeceğim. Ne zamandır en beğendiğim kitaplardan biri oldu: Rüzgarın üzerindeki şehir. Yaş grubumuz büyüdükçe yeni yazarlar tanıyoruz. Behiç Ak'ın bu kitabına ben bayıldım. 



4 Ekim 2016 Salı

“Beni çok üzüyorsun!” diyerek yanlış mı yapıyoruz?

Çocuklarımızla kullandığımız dil çok önemli ve tahmin edemeyeceğimiz başka davranış örüntülerine kapı açabiliyor... “Beni çok üzüyorsun!” cümlesi bir çok annenin (ben dahil) çok kullandığı bir cümle olabiliyor. Stresli anlarda, çocuklar zırıl zırıl ağlarken, diyecek başka bir şey bulamadığımızda sığındığımız bir cümle. Zira, eğer bilinçli olduğunuzu düşünen bir anneyseniz, kriz anlarında kullandığımız kelimelerin ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuzdur. Şart koşmak (“Ağlamaya devam edersen zıpzıpa gitmeyiz!” gibi), davranışa değil kişiliğe atıfta bulunmak ve yapılan davranışı genelleştirmek (“Ne kadar mızmız bir çocuksun, her şeye ağlar oldun!”), rencide etmek ve suçlayıcı olmak (“Ağladığın için herkes bize bakıyor, yaptığından utanmalısın, her seferinde böyle yapıyorsun!”) ne kadar kaçmamız gereken cümleler ise “Böyle yaparsan çok üzülürüm, öyle yapmazsan çok üzülürüm”ler de o kadar dikkatli ve yerinde kullanmamız gereken cümleler. Peki, neden? Devamı için tıklayınız.