23 Haziran 2014 Pazartesi

20. Ayda Neler Yaptık? 20. Ayın Getirdikleri...

Öfke nöbetleri, çabuk sıkılınmaya başlanan etkinlikler, uyumadan önce aşırı duygusallıklar ve zor sakinleşen ağlamalar, dediğim dedik çaldığım düdük haller... İşte 20. ayin sonuna doğru bizde olan farklılıklar değişimler... Bunun yanı sıra dil gelişiminde epey yol katetti Asya.. Her kelimeyi bazen sadece taklitle bazen de gerçekten anlayarak ve bilerek söylemeye çalışıyor, derdini daha iyi anlatıyor. Giymek istediklerini seçmeye başladı, ellerini kendi yıkamak istiyor, mutfakta yapılan her şeyin ortağı olmak istiyor- minik aşçı. En büyük tutkusu park ve salıncakta sallanmak.. En önemli gelişim belirtisi tuvaletini yaptıktan sonra söylemek .. En sevdiği etkinlikler: Sulu boya yapmak, mercimekleri oradan oraya aktarmak ve huniden geçirmek, hamur oynamak. Diğer yaptıklarımızı da şöyle sıralayalım.


Erken dönemde günlük yaşam becerileri  hem gelişime çok katkı sağlayan hem de Montessori yaklaşımının temelinde olan en önemli kazanımlar. Bu bağlamda bu ay her fırsatta "kendi kendine giyinmek" mevzularına çalıştık. Bunun dışında Asya yemek hazırlıklarına katılmaya bayılıyor ve hemen görev ediniyor kendine..




Bu ay şekillerle çalışmalara daha fazla ilgi gösteriyoruz, ama hala hemen sıkılabiliyor =) Ben sıkıldığını düşündüğüm hiçbir etkinlikte ısrarcı olmuyorum. İlgi duymadığı veya eğlenmediği bir etkinliğin faydası olduğuna inanmıyorum. İllaki tüm şekilleri, renkleri ve merak ettiği her bir şeyi günü gelince öğrenecek. Ama, yandaki, çok önce aldığımız oyuncağıyla bu ay daha çok ilgileniyor. Sadece büyükten küçüğe dizmeyi henüz beceremiyor.
Sürpriz kesemiz

Sürpriz poşetleri bu ay da can kurtaranımız, ani sıkılma anlarında acil çözümlerimizden, içine eğitici öğretici veya sıraya dizmeye yarayacak vakit geçirici bir şeyler de koyarsanız dokunmayın keyfine.. Hele bizim gibi yalnız başına oyun oynamayı/vakit geçirmeyi öğrenmeye çalışıyorsanız güzel bir etkinlik olabilir.
Yaşasın sulu etkinlikler: Bebeğine banyo yaptırmak Asya'nın en sevdiği banyo oyunu. Montessori yaklaşımını benimseyen pek çok annenin de tavsiyeleri arasında. Artan sıcaklarla beraber bu etkinliği balkona taşıdık ve çok eğleniyoruz.
Çiçekleri vazoya dizmek: Pek çok paylaşımcı annenin bloglarında tavsiye ettiği çiçek tanzimi bizim de favorimiz.

Pon ponlar candır: Ponponları şimdiye kadar kullanmadığımız gün olmadı. Hala büyüklü küçüklü ponponları olmayan annelere şiddetli tavsiyem hemen edinmeleridir. Yukarıdaki etkinliğimizin benzerini yine paylaşımcı annelerde görmüştüm. Biz de sayıları öğrenmeye eğlenceli bir giriş yaptık, ama dikkat süremiz çok kısa oldu, ve sonra kendimiz ponpon çizip boyamaya çalıştık. Zira, bu ay Asya boyamayı öğrenmeye çalıştı. Boşlukları doldurmaya epey uğraşıyor.


Tahta Boncuklar-hamur: Hamur yapmak ve oynamak en keyifli etkinliğimiz iken biz biraz değişikliklere gittik. Başka malzemelerimizi hamurla beraber oynuyoruz, değişik icatlar yapıyoruz =)
Yandaki ve alttaki fotoları Pinterest den paylaşımcı annelerden aldım. Benim de ne yapsak ne yapsak dediğim anlarda kurtarıcım oluyor bu hatırlatmalar. Bunların arasında  Renklendirilmiş pirinçlerle yapılan epeyce duyu havuzu ve farklı etkinlik gördüm. Onları da gelecek ay deneyeceğim ve paylaşacağım. Hamurla oynanabilecek malzemeler: 

Park etkinlikleri-kuş besleme: En favori etkinliklerimizden kuş besleme etkinliğimizi arkadaşlarımızla arada tekrarlıyoruz =) Sıcakta parka çıkınca, güneşin biraz çekilmesini beklerken epey oyalayıcı olabiliyor =) Bir kg bulgur ya da buğday bakkaldan alınır, küçük bir kaptan yavaş yavaş kuşlara serpilir. Hayvanları yavaş yavaş sevgiyle beslemeyi öğrenmek de en büyük kazanımımız =)

3 Haziran 2014 Salı

Erken Dönemde TV ve Teknoloji Kullanımına İlişkin Notlar...

Bu karikatür ödüllü bir karikatürmüş ve ben de bu yazıyı yazma isteği uyandırdı. 

Zira ben de günümüzde kimi anneler gibi çocuğunu teknolojiden ve televizyondan korumaya çalışan; ama hayatımızın bu kadar içinde olan bu aygıtlardan ne kadar uzak durulması konusunda epey kafası karışmış ve yenice toparlamaya çalışan bir anneyim. Ne uzun cümle kurdum...=) 

Ama bu konuda okuduğum birkaç makale, öneriler, tavsiyeler, diğer araştırmalarım ve titizlenmelerim sonucunda aydınlandım diyebilirim. Özetle en temel bulduğum maddeleri aşağıda sıralıyorum: 

1. TV veya teknoloji kullanımı (tablet/bilgisayar/nintendo vs) kesinlikle ödül olarak sunulmamalı. Ceza olarak da mahrum bırakılmamalı, bu gibi uygulamalar tv ve teknolojik gereçlerin ancak cazibesini arttırır.
2. TV veya teknoloji kesinlikle çocuğu oyalamak, biraz olsun dinlenmek-nefes almak için kullanılmamalı/ya da öyle hissetirilmemeli.
3. TV izleme vs. mümkün olduğunca kısa olmalı ve ebeveynle beraber olmalı. Önemli olan izleme anında tek taraflı (sadece tv den aktarılan) bir iletişim olmaması... Bunun için de birlikte sohbet ederek izlenmeli. (Araştırmalara göre böyle olduğu durumlarda dil gelişimine katkı sağlandığı bulunmuş-ama bu demek değil ki çocukla oturalım izleyelim anlatalım ve çocuğumuz hemen dile gelsin konuşsun... Her şeyin azı karar çoğu zarar)
4. Her gün belli saatlerde ve kısa tv ve teknoloji çocuğun bu konudaki sınırlarını öğrenmesine yardımcı olur. Kısa kavram yaşa göre değişir ama 0-3 yaşlarınki çocukların da henüz 2 boyutlu görüntüleri tam alımlayamadığı düşünülmekte ve uzun tv vs. ye maruz kalmamaları gerekmektedir. 

5.Kimi çocuklar teknolojiye aşırı meraklı olabilir. Belli bir yaştan sonra onun bu merakını yönlendirebilirsiniz. Mesela coderdojo ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan ve belli yaş aralığındaki çocuklara yazılım vs öğreten ücretsiz kurslar sunan bir oluşum. Benim de yeni öğrendiğim coderdojo, yönlendirmelerden biri olabilir. 

Önemli not: Evde sürekli televizyon açıkken ve eşiniz veya siz bir kenarda bilgisayar/tablet/telefonla oynarken çocuğunuza "anneciğim hadi bak, orda legoların var git de oyna" diye seslenemezsiniz... Reklamlar tüm ilgi çekiciliği ve renkliliğiyle, müzikleriyle bangır bangır bağırırken çocuğunuzun kafasını başka yöne çeviremezsiniz. Yani eğer siz böyle yaşıyorsanız, çocuğunuzu medyanın ve teknolojinin zararlı etkilerinden koruyamazsınız. Evinize yerleşen minik büyüdükçe, hayatınızda bazı değişikliklere gitmeniz kaçınılmaz...

Panik olmadan sakince düşünerek, çocuğunuzun yaşına göre tv ve teknoloji kullanımına hayatınızda yer verebilirsiniz. Nihayetinde Amish ( teknolojisiz ve hatta elektriksiz yaşamayı tercih eden ABD nin kimi eyaletlerinde yaşayan tutucu bir topluluk) değilsek eğer teknoloji bir şekilde hayatımızın içindeyse, çocuğumuzu tamamen soyutlayamayız. Ama 0-3 yaş arasında çocukların emici zihin döneminde olduğunu ve etrafta yararlı zararlı ne varsa hüpps diye içlerine çektiklerini unutmamalıyız. Medya, tv teknolojiye uzun maruz kalan çocukların daha fazla saldırgan davranışlar sergilediklerine ilişkin bulgular ise artık literatüre sığmamaktadır...

Ve son söz: Erken yaşta çocuğun bilgisayarı açması, fareyi hareket ettirmesi veya pad i kullanması, dvd player i çalıştırması mucize değildir. Böyle basit komutları içeren davranışlarda bulunabilen, bedenleri küçük ama zihinleri büyük beyinler fırsat verilse neler yapabilir, siz düşünün...

Ayrıntılı bilgi ve son zamanlarda yapılan bir araştırma raporu için :http://strathprints.strath.ac.uk/42463/1/Plowman_McPake_2013_seven_myths_about_young_children_and_technology_.pdf