18 Haziran 2015 Perşembe

İşte Kreş Maceramız!

Evet uzun süren hastalıklar sonrası kreşe başlama maceramızı anlatmaya fırsat buldum. Tam 2 ay oldu başlayalı. Sabahları rahatlıkla gidiyor, el sallıyor, öpücük veriyor. Ama kreşten eve döndüğümüzde hırçın oluyor ve sakinleştirmem zaman alıyor =( Ama neyse ki kreşi seviyor anlatıyor ve en önemlisi öğretmenleri ile iyi anlaşıyor. 
Nelere dikkat etmeli? 
Tabi ki kreş seçimi bambaşka bir yazı konusu. Ama diyebilirim ki son tahlilde vardığım sonuç: Gidip tanıştığınızda, çalışanların ve sahiplerinin yanında iyi hissettiyseniz, şefkatli insanlar olduğunu düşündüyseniz, mekan da içinize sindi ise ve çocuğunuz da içeri girdiğinde huzurluysa bu iş tamamdır büyük ölçüde. 
Başlarken: 
Alıştırma dönemi başlamadan bir kaç gün önce artık gününün her zamankinden biraz farklı geçeceğini anlattık biz. Özendirmek için yeni arkadaşlar, yeni oyunlar, değişik oyuncaklardan bahsettik. 
Alıştırma döneminde, 1 hafta kreşte bekledim. Bu ilk hafta uykularını hep evde uyudu öğleden sonra geri geldi. (Asya daha 2,5 yaşında olduğu ve 1,5 yıldır kendisiyle evde ilgilenen ananesi apar topar gittiği için çok yavaş bir geçiş yapmaya gayret gösterdik, ama acilen tam güne geçmemiz gerekiyordu! Eğer sizin böyle bir zorunluluğunuz yok ise yarım günle başlayabilirsiniz, ve sizin çocuğunuz daha hazır olur belki ve bizim yaşadığımız dramatikliklerden yaşamazsınız =)
Aldığım en önemli tavsiye: "Küçücük kreşe gönderiyorum deyip sakın çocuğa gereksiz ödüller verme!" Bence en önemli noktalardan biri. 
Mesela böyle koğuş ortamında uyuyacak olması sizi
duygulandırabilir. Ama gerçekçi olup aynı zamanda onun
arkadaşlarıyla birlikte uyumakta keyif alabileceğini
hayal etmelisiniz
Gereksiz ödüller vermemek için ya da kreş kapısında çocuktan daha çok anne-baba  manzaralarına rastlamamak için kararlı ve net durmak önemli. Çocuğumuz kreşe başlıyor, evet zor bir süreç, peşi sıra gelen hastalıklar vs., başka başka sorunlar, zor bir süreç bekliyor olabilir (Kimi bebekler hiç zorlanmıyor umut edelim belki de sizinki onlardandır =) Ama hayatın gerçekleri, işe gitmek zorundaysanız ve size bebek bakımında yardımcı olabilecek birileri yoksa ya da kreş zamanı artık geldi diyorsanız vs. bu iş olacak! Bir kere giriştiniz, ama baktınız çocuğa hiç olmadı başka bir çözüm düşünürsünüz ama hemen pes etmek yok (kendimle konuştuğum cümleler=)
Akşamları kesinlikle döneceğinizi her sabah ayrılırken tekrarlayın! Hatta ara sıra haftasonu vs. bu konudan bahsedin, tatil ne demek, haftasonu gidilmez ama sonra yine gidilir, konuşarak çocuğunuzun bir zaman mefhumu oluşturmasına yardım edin. İlk karşılaşmanızda onu bütün gün çok özlediğinizi mutlaka belirtin, ve sıkı sıkıya sarılın. Abartılı oyunlar yapın. Eve gidince bol bol gıdıklamalı ve sarılmalı oyunlar oynayın.
Kreşle ilgili evcilik oyunları: Bizim en sevdiğimiz oyunlar oldu. Kreş kapısında çocukları ağlatmaca ve sonra sakinleşmeleri ve oyuna dalmaları ve akşama anne-babalarının gelip onları almasıyla ilgili temsili oyunlar.
Bağışıklığı güçlendirmek: Kreş ve hastalık ayrılmaz bir ikili bizim için bu sıralar, siz de durum böyle olmasa da başlarda olsun bir hastalık dönemi bekleyebilir. doktorunuza danışarak bağışıklık güçlendirici takviye alabilirsiniz (Benim atladığım bir konu olmuş, çok çektik biz). Ama bir şekilde gelen hastalık dönemine hazırlıklı olunuz (pek olunamasa da), her mikropla karşılaşıp hepsine bağışıklık geliştirmeleri gerekiyormuş =(
Kreşi seviyor musun sorusu yasak! Cevap her an sevmiyorum olabilir, ve sonra da buna inanabilir! Dahası sonra biz de inanırız, seyreyle gümbürtüyü =)
Mutlaka akşamları mutlu-mutsuz sorularını sorun: Daha genel sorularla durumu öğrenmeye yardımcı olur. "Bugün seni en mutlu eden şey neydi?" ve "Bugün seni en mutsuz eden şey neydi?" sorulardan sonra cevaplara yardımcı olun ama yönlendirmeyin ve tepkilerinize dikkat edin, çünkü hemen maniple edebilirler. (mesela ilk soruya senin gelip beni okuldan alman, ikincisine de kreşe gitmek derse sakince onu rahatlatmak gerek=) Bu sorular hafıza gelişimine katkı sağladığı gibi çocuğunuzun neden-sonuç ilişkileri kurmasına da yardımcı olur. Üstelik çocuğunuz epeyce konuşuyorsa kreşte neler olup bittiğini de anlamış olursunuz!
Sonuç: Uykuya geçişte yaşadığımız kimi sıkıntılar yok oldu! Harika! Ama nurtopu gibi bir yeme problemimiz var. Herşeyi yiyen Asya artık çorba, sebze vs. yemiyor =( Umarım terrible two kapsamında geçici bir kreş sendromudur. Geçmesini bekliyorum.

17 Haziran 2015 Çarşamba

“İyi akşamlar” de kızım teyzeye!

Bu karikatüre bayıldım, dolaylı olsa da konuyla ilgili =)
Bizim kültürde, anneye sorulmadan çocuğu yedirip, içirmek serbesttir. Neredeyse kimse bunu sorgulamaz bile. Çocuğu sevmek isteyen teyzeler, amcalar çıkarıverirler şekeri ceplerinden, çantalarından. Onca zaman şekerle tanışmamak için didinmeniz uçup gidiverir. Bir de çocuklarını erkenden yatıran, uyku eğitimine önem veren, ‘yediği içtiği bari küçükken organik olsun’ diyen, kola-gazoz vermeyen, çikolata-şekeri kısıtlamaya çalışan mürebbiye kılıklı bir anneyseniz (!) eğer vay halinize. Hemen “tam zamane annesi!”, “biz sizi nasıl büyüttük sanki”, “bizim zamanımızda böyle şeyler yoktu da noldu, yamuk mu oldunuz” a kadar varan cümleler gelir üstünüze üstünüze. “Çocuğu biraz rahat bırakmak gerek!”, “Bugün halasıgiller geldi, nolur biraz geç yatsa!” tavsiyeleri, nasihatleri vs.  Devamı Alternatif Anne'de, tıklayınız.