18 Temmuz 2014 Cuma

21. Ayda Neler Yaptık?

21. ayda biz de en yeni gelişmeler; tuvalet alışkanlığı kazanmaya çok yaklaşmamız (yaptıktan sonra söyleme), 2-3 kelimeli cümleler kurma, kendi yumurtasını tamamen soyup yiyebilme, bebeklere çorap giydirerek kendi kendine giyinme alışkanlığı için hazırlık yapma, renkleri daha iyi ayırt edebilme, 2'ye kadar sayabilme vb. oldu. Bu ay, biraz memleket biraz yaz rehaveti ile çok özel etkinlikler hazırlayamadım. Ama neler yaptık yine görselli olarak şöyle bir paylaşayım:


*Su oynama/kaplardan kaplara su aktarma farklı şekillerde devam: Günde en az 1 saat vakit geçirdik. Zaman zaman ılık su kullandık. Ponponlarla sulandık, kepçe ile dar kaplara su doldurduk, yıkandık =) Çiçekleri sulamaya çalıştık ama henüz Asya'nın elini ayarı yok =)



Balkonda ay kumu eğlencelerinden =)

* Ay kumu: Yine yeniden, balkonlarda daha kolay temizlenebilir haliyle =) 

*Su balonları/su bombaları: Son bir haftadır en büyük eğlencemiz bu balonlar. Çok farklı şekillerde oynayabiliyoruz, renk tekrarı yapıyoruz, patlayınca tabi daha büyük eğlence yaşıyoruz. 


Su balonları patlamadan önce =)
* Suda pipetle ponponlara üfürmece: Üfürmenin dil gelişimine çok katkı sağladığını söyleyen bir annenin blogunda görmüştüm bu etkinliği. Üfürerek ponponları iteleyerek çok eğlendik.
Suyu içme olasılığı nedeniyle içme suyu kullandık =)




* Renk sınıflandırma: Mıknatıslı harfleri ve sayıları renklere göre sınıflandırma etkinliği








*Pamukla gökyüzü metaforu: Asya bu ay 2 kez uçağa bindiği için biz de pamukla gökyüzü, bulutlar, güneş, uçağa binen kız konulu basit bir çalışma yaptık. Asya pamukları çok sevdi, ve sonra pamuğa nesne saklamaca ile devam ettik etkinliğe. Epeyce oyalandık.

*Etkinlik kitabımızda ÇıtÇıtlara merak sardık: 
Artık çıtçıtlayabiliyoruz.

Etkinlik kitabımızın kapağı, yine paylaşımcı annelerden
öğrendiklerimizle oluşturduğum kitabımız... İçeriğini bir başka
yazıda paylaşacağımdır =)
Ağaçtaki meyveler çıtçıtlıdır ve
toplanıp yandaki sepete atılır.




Bunlar dışında yine hamur, sulu boya, kitap okuma ve dans en sık tekrarladığımız etkinlikler olmaya devam ediyor. Gelecek yıllık izinde olan bir anne olarak daha yaratıcı etkinliklerle karşınızda olmayı umuyorum =)


10 Temmuz 2014 Perşembe

1-4 Yaş Arasında Öfke Nöbetleri, Ağlamalar zırlamalar...Peki neler yapabiliriz?

Sosyal medyada karşılaştığım bir karikatür, bağırdığımızda
küçüklerin gözünde ne hale geldiğimizin güzel bir tasviri...
Dünyaya getirdiğimiz yavrumuz bizim için ne kadar önemli, özel ve dünyanın en güzel şeyi olsa da, öfke nöbetleri, ağlama krizleri, bir türlü uyunamayan uykular, yenemeyen yemekler, kavgalı banyolar vs. sabrımızı zorlayan ve bizi çıkmaza sürükleyen anlardır. Ne yazık ki, bu anlarda BAĞARMAK veya BAĞARARAK KONUŞMAK en yapmamız gerekenken, kimi zaman kendimizi tutamayız... Bunun en büyük sebebleri: 1) Çocuğumuzu yatıştırmak için ufak ipuçlarından bihaber olmak, 2) Bize de küçükken böyle durumlarda bağırıldığı için, hiç istemesek de bu davranış kodunun ortaya çıkıvermesi.. 3) Zor günler geçiriyorsak, veya çok yorgunsak en azından o anlık bağırmayı kendimizde hak görüvermemiz.. 4) Çocuğumuzun çok zor bir çocuk olduğunu sürekli tekrarlayıp başta kendimiz ve çocuğumuz olmak üzere herkesi buna inandırmamız..
olabilir.. (Not: Eğer çocuğunuza zaman zaman bağırıyorsanız, bunları kendinizi kötü hissedin diye yazmıyorum, bilelim farkında olalım ve durumu değiştirmek için bir şeyler yapalım diye yazıyorum)

"Hiç bir çocuk anne babasını deli etmek için doğmaz" diyordu okuduğum bir kitapta yazar... Ve gelişim psikoloji derslerinden hatırladığım 0-2 yaş arası çocuklar henüz manipüle etmeyi bilmezler.. Yani yalandan ağlamayı veya kandırıktan şımarmayı 2 yaştan sonra öğrenirler. Bu da demek olur ki, özellikle 0-2 yaş arasında genelde çocuğumuz ağlıyorsa bir derdi vardır ve bunu anlamamız ve gerekiyorsa halletmemiz gerekir. Peki neler yapabiliriz:

1) Anlamak: Çocuğumuzun neden çılgın gibi ağladığını anladıysak, sonsuz bir sabırla onu anladığımızı defalarca tekrarlamalıyız. Bebikler, bizi biraz anlamaya başladığında onların her an her şeyi anladığını zannederiz. Lakin, biraz sinirlendiğimizde bile biz yetişkinler dahi karşı tarafı duyamazken, daha zihni bir yetişkin kadar gelişmemiş küçüğümüzün söylenen her açıklamayı anlamasını beklememiz biraz saçma oluyor. Bu yüzden, örneğin istediği şey "Dışarı çıkmak" ise, dışarı çıkmak istediğini anladığımızı defalarca tekrarlayarak önce onu sakinleştirmeliyiz. Bu yöntemi daha iyi nasıl kullanabileceğimiz "Mahallenin En Mutlu Yumurcağı" kitabında öyle güzel anlatılmış ki ben çok faydalandım ve gördüğüm herkese tavsiye ediyorum. Kitabın yazarı, her detayı her türlü krizi düşünerek yazmış bu kitabı. Çocuğun gelişimsel dönemlerine farklı yaklaşımı ve pratik çözümleriyle muhteşem bir başucu kitabı diyebilirim.

2) Dikkatini dağıtmak: Kimi bebiklerin, benim kızım gibi, dikkatinin dağıtılması zordur. Bebikler kafayı bir şeye 'takıp' bizi bu konuda çok zorlayabilirler.. Bu noktada, birlikte sevdiğiniz bir şarkıyı söylemek, daha önce yaptığı ve hoşlandığı bir şeyi tekrar yapmanız uygun olabilir. Özellikle 0-2 yaş arasındaki bebekler için daha önceden bildiği bir şeyle dikkatini dağıtmak daha verimli olabilir. Ama bu durum çocuktan çocuğa değişebilir.

3) Düzgün davranışları daima takdir etmek: Özellikle küçük çocuklar "AFERİN" e bayılır. Bu yüzden her düzgün davranışın her keresinde takdir edilmesi onların düzgün davranış profili oluşturması için en iyi yöntemlerden. Biz bıkabiliriz belki ama onlar AFERİN e her seferinde sevinir, olmadığı her anı takip edebilirler. Düzgün davranışları olumlamak için ayırdığımız zaman, kesinlikle kötü davranışları düzeltmek için harcayacağımız zamandan daha kısadır. Bu aslında geleceğe yatırımdır diye düşünebiliriz.

Bunların dışında da birçok yöntemden bahsedilebilir, kendi çocuğunuzu gözlemleyerek en iyi yöntemleri bunlardan yola çıkıp ebeveyn olarak siz de bulabilirsiniz. 

Kuşkusuz, gerçekten zor çocuklar veya zor bebekler mevcut. Lakin bebeğimizin ağlak, zor ya da başedilmesi zor olması, hiç bir şekilde henüz dünyayı bizim kadar anlamayan bir varlığa kötü davranmamızı gerektirmez. Bunu kendimize defalarca tekrar etmeli, ve mutlaka sabırlı ve aşırı sabırlı her davranışımızdan sonra ebeveyn olarak öncelikle kendimizi tebrik etmeliyiz... Çünkü 1-4 yaş arasında ne tam bir bebek ne tam bir çocuk olan sinirli civcivimiz hayatı keşfederken karşılaştığı engellere karşı çok hırçın olabilir. Sabırla yardım etmeye çalışmak en büyük görevimiz... Ama bu zorlu görevin üstesinden gelirsek takdir de hakkımız.

Ebeveyn olarak sahip olmamız gereken en önemli özellik SABIRDIR. Sabırlı davrandığınızda mutlaka kendinizi YÜKSEK SESLE tebrik edin, çünkü kendinizden başka kimse bunu yapmayabilir. 

Ancak, sabırsız ve fevri davranışlarınız hiç tanımadığınız insanlar tarafından bile acımasızca eleştirilir. Ya da çocuğunuzun yaramazlığından huysuzluğundan dem vurulur. Böyle durumlarda da kendinizi veya sizi eleştiren kişiyi değil çocuğunuzu umursayın. Sarılın, öpün, hangi davranıştan dolayı bağırdığınızı veya sinirlendiğinizi tekrarlayın, bir daha olmamasına çalışacağınıza dair söz verin. Sakin bir zamanda da çocuğunuzdan nasıl davranışlar beklediğinizi sık sık tekrarlayın. Ve SABIRLI olun ;) En hareketli ve en huzursuz bebekler/çocuklar bile sakinlik, huzur, sabır ve düzen içerisinde en azından kendilerince uyumlu davranmaya başlayabilirler.